Güncel Teknoloji HaberleriMobirollerOyun HaberleriTeknoloji

Crysis Remastered Trilogy İnceleme

Crysis efsanesi yenilenmiş grafikleri ile tekrardan karşımızda. FPS’in kitabını yazan oyun yeni nesilde şimdi daha sert geliyor.

Crytek tarafından 2007 yılında karşımıza sunulan Crysis döneminde sunduğu grafikler ile yıla damgasını vurmuştu. Oyun dünyasının kült yapımları arasında yer almayı başaran oyun, o dönem tüm PC’leri köküne kadar zorlamıştı. Konsol tarafının güçsüz olmasından mütevellit PC’de kısılmış grafikler ile gelmesine rağmen günümüzde bile taş gibi görünen oyun şimdi de yeni nesile yeni grafikleri ile geldi. Crysis Remastered Trilogy adı altında üç efsaneyi birleştiren ekip, yeni nesil teknolojilerin getirdiği tüm nimetlerden sonuna kadar yararlanıyor.

Aslında ilk oyunun Remastered sürümü geçtiğimiz aylarda çıkmıştı. Çok tutmasından sonra firma sonraki iki oyununa da el attı. HDR desteğine sahip olan oyun 4K kaplamalar ile artık daha da taş gibi görünüyor. Bu bir Remake olmadığı için oyunun mekanikleri aynı şekilde bırakılmış. Bu eski dinamiklerine rağmen sağlam bir deneyim sunan Trilogy, 60 FPS’te yağ gibi akıp gidiyor.

Crysis Remastered Trilogy İnceleme

Serinin ilk üç oyununu baştan incelemeye gerek yok diye düşünüyoruz. Bu yüzden Remastered’ın bize neler kattığına direkt olarak bodoslama giriş yapacağız. FPS türünün kült yapımı olan Crysis, yeni nesil konsollar için güçlendirilmiş grafikleri ile karşımıza çıkıyor. Bu grafiklerden çok fazla yenilik beklemesek de Crytek bizleri şaşırtmayı başarıyor. Kenar yumuşatmadan tutun da dokuların çözünürlüğüne kadar Remastered güncel bir oyun deneyimi vadediyor. Hele ki HDR’ı açtığınızda oyun bambaşka bir boyuta ulaşıyor. Xbox ve Windows 11’de bildiğiniz gibi Auto HDR desteği mevcut.

Crytek bu API’dan yararlanmak yerine oyuna komple HDR desteğini native olarak getiriyor. Bu da ışıklı ve parıltılı sahnelerin istenildiği gibi yansıtılmasını sağlıyor. Oyunun dinamikleri az önce de belirttiğim gibi aynı bırakılmış. Çıktığı dönem bile çağın ilerisinde bir dinamiğe sahip olan oyun, günümüzde bile üst düzey bir deneyim sunuyor. Türkçe dublaj seçeneğine de sahip olan Crysis Remastered oyunu defalarca bitiren bizi bile heyecan uyandırmayı başardı diyebiliriz.

Zamanında ekran kartıma soğuk terler döktüren ve zaman zaman FPS’in 20’ye indiği oyunu 60 FPS’te 4K çözünürlükte oynamak şahane bir duygu. Yeni nesil teknoloji olan Ray Tracing’e de destek veren oyun, yansımalar konusunda yeni nesil oyunlara bile taş çıkarıyor. Eğer yeni nesil bir konsola sahipseniz ve şu oyun kıtlığında ne oynasam diye düşünüyorsanız Crysis Remastered’a mutlaka bir şans vermenizde fayda var. Türkiye fiyatı da konsollarda bile gayet uygun olan oyunun PC, PlayStation 4, PlayStation 4, Xbox One, Xbox Series X/S ve Nintendo Switch için çıktığını belirtelim.

Crysis Remastered Trilogy

Crysis’e kısa bir bakış

2020’de Binbaşı Laurence Barnes, Hargreave-Rash Biochemical: The nanosuit’ten devrim niteliğinde bir savaş sistemi ile donatıldı. Takım elbise deriye ve sinirlere bağlandıkça Barnes, Prophet olarak bildiğimiz bir varlığa dönüşmeye başladı.

İlk başta, ‘Prophet’ sadece Binbaşı’nın sahadaki kod adıydı. Ancak takımın gerçek formu ortaya çıktıkça bu değişmeye başladı. Hargreave-Rash’in vaat ettiği basit ‘savaş dış iskeletinden’ uzak olan nano giysi, aslında son derece ileri teknoloji ve genetik olarak tasarlanmış uzaylı DNA’sının karışımından yapılmıştı.

Lingshan’daki Saha testi sırasında, uzaylılarla doğrudan temas Binbaşı’nın kıyafetinde rahatsız edici bir değişime neden oldu ve onu doğası gereği Ceph’e yaklaştırdı. Ancak, zihnini pençeleyen uzaylı etkisiyle savaşırken bile, takım elbiseli asker yeni vücudunun uyarlanabileceğini, geliştirilebileceğini ve evrimleşebileceğini keşfetti. Nano giysi biyolojik sistemlerin iyileştirilmesine, modifiye edilmesine ve hatta değiştirilmesine izin verdi. Her yükseltme, Ceph istilasıyla savaşmak için çok ihtiyaç duyulan gücü getirdi, ancak her birinin bir bedeli vardı.

Vücudundaki her değişiklikle, Binbaşı daha az insan ve daha fazla makine haline geldi; daha az insan ve daha çok Ceph; daha az Laurence Barnes ve daha fazla Prophet. Her seferinde bir parça, insanlığını geride bıraktı.

New York’ta Prophet, Ceph ile enfekte olmuş etini tamamen Alcatraz adında ölmekte olan bir denizci ile değiştirdi ve böylece savaşın gidişatını insanlığın lehine çevirmek için olduğu adamın son kalıntılarını feda etti.

Duman dağıldığında, Alcatraz kayboldu ve Barnes’ın kendisi, makineye musallat olan bir hayaletten biraz daha fazlasıydı. Savaşa devam etmek için geriye kalan sadece Prophet’ti…

Ne Düşünüyorsunuz ?
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0
+1
0

İlgili Makaleler

Başa dön tuşu