Sosyal medya sayesinde hayatımız BBG evi gibi! Teknoloji nereye gidiyor?
Robotlar dünyayı ele geçirecek ve hepimizi yok edecekler! CIA bizi takip ediyormuş. Telefonla konuşurken cızırtılar geliyor, kesin birileri beni dinliyor! Akıllı telefonların bataryalarında çip varmış telefon kapalı bile olsa ortam dinlemesi yapıyorlarmış! Hayatımız gelişen teknoloji ile birlikte paranoyak bir hal almaya başladı. İşlerimizi kolaylaştıran, bizi ağır bir yükten kurtaran (!) Teknoloji acaba birilerinin düzenli olarak insanları takip etmesine olanak tanıyan bir araç mı?
Biri bizi gözetliyor mu?
Teknoloji gelişimi özellikle son 20 yılda katlanarak sürüyor. Cep telefonlarının lüks olduğu ve kısıtlı kullanımının bulunduğu günlerden 60-70 yaşlarındaki insanların bile akıllı telefonları kullandıkları günlere geldik. Hayatımızın gizliliği diye bir konu artık maalesef yok ve işin ilginç tarafı bunu kendi isteğimizle ifşa ediyoruz.
Geçtiğimiz yıl tanıtılan iPhone X ile birlikte tekrar gündeme gelen yüz tanıma teknolojisi bir kesim tarafından “Apple parmak izlerimizi topladı, şimdide yüzlerimizin kayıtlarını topluyor” şeklinde yorumlandı. İşin aslı yıllardır bizle ilgili bilmek istedikleri her şeyi bizim rızamızla zaten öğreniyorlar. Evet bizim rızamızla.
Akıllı telefonumuzdaki fotoğrafları bile arkadaşlarımıza gösterirken şahsi gizliliği bulunduğuna inandığımız fotoğrafları göstermiyoruz. Peki bu kayıtlar nerede tutuluyor? Bizzat tarafımızca kabul edilmiş programlarda, bulut adı verilen veri kaynaklarında. Sadece fotoğraflar da değil, tüm yazışmalarımız, kişisel bilgilerimiz ve hatta bazen sağlık verilerimiz. “Telefonda hafıza doldu dur şunu Google Drive’a yedekleyelim. Abi hafıza yetmedi ben de iCloud üyeliği aldım.” Dolayısıyla tüm verilerimi dijital ortamda erişilebilir hale getirdim.
Parmak izlerimiz toplandı, pasaport – ehliyet alırken parmak izi kayıtları alınmaya başlandı. WhatsApp diye bir program çıktı mesajlarımız okunması ve ele geçirilmesi nispeten zor bir halden tüm dünyadaki kötü amaçlı insanların erişimine açıldı. Yüz tanıma ile alınan kayıtlar parmak izleri ile birlikte depolandı, yetmedi ses izimiz alındı ‘Hey Siri, Ok Google’ dedik biz eğlendik, onlar da eğlendi.
Kim hangi siyasi partiye oy veriyor. Kim hangi takımı tutuyor. Kim suça meyilli, kim ırkçı, kim sadist, kim sapık? Bu soruların hepsinin cevabı bizzat tarafımızca oluşturulan sosyal medya hesaplarında ve sahip olduğumuz akıllı telefonlarda. Ve bu cihazları internet erişimi olmadan da kullanmıyoruz. Dolayısıyla internet erişimi olan tüm insanlar ve bu insanların yanlarında bulunan herkes takip edilebilir konumda. 30 yıl önce bir suçlunun nerede olduğunu bile bulmak ciddi çaba gerektirirken bugün nerede yaşadığı? Arkadaşları kim? Nerede eğitim aldığı gibi bilgiler kendince paylaşılmış durumda.
Kısa bir süre önce gündeme gelen FBI – CIA Apple krizi aslında biz bunu yapıyoruz ama siz korkmayın diye yapamıyor gibi görünüyoruz demek. Kendi rızanızla verdiğiniz yüz ve ses iziniz birçok online kamera tarafından bizle eşleştirilerek takip ediliyor. Hatta bırakın parmak, ses, yüz izini retina taraması bile tarafımızca yapılıp kullanıma veriliyor. Harcamalarımızın kontrolü kredi kartı ile takip altına alınırken buda yetmiyor artık Bitcoin ile her şey tamamen dijitalleşiyor.
Gönüllü bilgi paylaşımı : Sosyal Medya
İnsanlara çip takacaklarmış her şeyi takip edeceklermiş. Bırak yaaa kim kabul eder bunu? Cevap veriyorum hepimiz. Sahip olduğumuz akıllı telefonlar, kredi kartları, sosyal medya hesapları bize kendi rızamızla takılmış birer çiptir. Şahsi olarak evet oturup senin hesabınla durup dururken ilgilenmezler ama toplumsal verileri istatistikleri anında kolaylıkla ele geçirebilirler.
Ayrıca ülkemizde dahil birçok ülkede devlet kademelerinde çalışmak isteyen insanların sosyal medya hesapları da referans olarak incelenmekte ve değerlendirme kriteri olarak yer almakta.
Eeee, ne yapalım yani dünya ile ilişkimizi mi keselim? Hayır! Sadece takip edilebileceğimizi, buna kendi rızanızla izin verdiğinizi bilip buna göre hareket edin ve sağlıcakla kalın…