Google, Avrupa Birliği’ne Rest Çekti
Google, AB'nin gerçekleri doğrulama yasasına uymayacağını açıkladı. Şirket, mevcut içerik denetim sistemlerinin yeterli olduğunu savunuyor.
Google, Avrupa Birliği’nin (AB) yeni gerçekleri doğrulama yasasına uyma niyetinde olmadığını duyurdu. Şirket, arama motoru ve YouTube sonuçlarında doğrulama bilgileri sunmayı gerektiren bu düzenlemeyi “uygun ve etkili bulmadığını” belirtti. Google’ın bu kararı, ifade özgürlüğü tartışmalarını yeniden gündeme taşıdı.
Google’dan AB’nin Yasasına Tepki
Google’ın Küresel İlişkiler Başkanı Kent Walker, Avrupa Komisyonu’na gönderdiği bir bildirimde, AB’nin Dezenformasyon Uygulama Kuralları adı verilen yasanın, Google’ın hizmetleri için uygun olmadığını ifade etti. Walker, Google’ın halihazırda etkili bir içerik denetim sistemine sahip olduğunu ve ek bir doğrulama bileşenine ihtiyaç duymadığını belirtti.
Yasanın, arama sonuçları ve içeriklerde doğrulanmış bilgilerin gösterilmesini zorunlu hale getirme girişimi, Google tarafından gereksiz bir müdahale olarak değerlendirildi. Şirket, mevcut yöntemlerinin kullanıcılar için yeterli olduğunu savundu.
Google’ın bu kararı, özellikle ABD’deki ifade özgürlüğü savunucularından destek gördü. ABD Temsilciler Meclisi Çoğunluk Lideri Tom Emmer, Google’ın tutumunu “ifade özgürlüğü için doğru yönde atılmış bir adım” olarak nitelendirdi. Emmer, AB’nin yasasını “sansür” girişimi olarak tanımladı ve Google’ın bu girişime karşı duruşunu övdü.
Google’ın yasa karşıtı tutumu, düzenlemenin ifade özgürlüğünü tehdit edip etmediği konusunda tartışmaları alevlendirdi. Şirket, bu yaklaşımı “sansür” olarak mı değerlendirdiği konusunda net bir açıklama yapmazken, mevcut içerik moderasyon yöntemlerinin yeterli olduğunu yineledi.
AB’nin dezenformasyonla mücadele amacıyla getirdiği bu düzenleme, teknoloji devleri ile Avrupa Komisyonu arasındaki gerilimi artırdı. Google’ın yanı sıra, diğer büyük teknoloji şirketlerinin de benzer düzenlemelere nasıl tepki vereceği merak konusu.
Google’ın bu kararı, sadece bir düzenlemeye karşı çıkış değil, aynı zamanda teknoloji şirketlerinin içerik denetimi üzerindeki kontrolünü koruma çabası olarak görülüyor. İlerleyen süreçlerde, AB ve teknoloji devlerinin bu konuda nasıl bir uzlaşmaya varacağı dikkatle takip edilecek.
