BilimBilim HaberleriGenelGüncel Teknoloji HaberleriTeknoloji

ABD En Güçlü Nükleer Bombasını Üretti: Hiroşima Bombasının 20 Katı

Yeni geliştirilen nükleer bomba B61-13, yüksek patlayıcı gücü ve yeraltı hedeflerini vurma yeteneğiyle dikkat çekiyor.

Silah teknolojilerindeki ilerlemeler hız kesmeden sürerken, ABD Enerji Bakanlığı’nın duyurduğu nükleer bomba üretimi dünya kamuoyunun gündemine oturdu. B61-13 kod adlı yeni nükleer silahın, şimdiye kadar geliştirilen en güçlü taktik bomba olduğu ifade ediliyor.

Henüz test edilmemiş olsa da, bomba tasarımının B61-12 üzerine inşa edildiği ve çok daha yüksek bir patlama etkisine sahip olduğu belirtildi. Açıklamalara göre bu gelişme, stratejik hedeflere yönelik askeri senaryolarda önemli bir değişimi beraberinde getirebilir.

Yeni Nükleer Bomba Hiroşima Bombasından 20 Kat Daha Güçlü

ABD’nin geliştirdiği B61-13 nükleer bombası, patlayıcı gücü açısından dikkat çekici bir seviyeye ulaştı. Açıklanan verilere göre, bu bomba 340 bin ila 360 bin ton TNT eşdeğerinde bir etki gücüne sahip olacak. Bu rakam, 1945’te Hiroşima’ya atılan ve yaklaşık 15 bin tonluk bir etkiye sahip olan atom bombasının 20 katı anlamına geliyor. Bu oran bile başlı başına küresel güvenlik tartışmalarını alevlendirmeye yetiyor.

ABD, En Güçlü Nükleer Bombasını Üretti

Yeni nükleer bomba, yalnızca gücüyle değil, hedef çeşitliliğiyle de öne çıkıyor. ABD yetkilileri, B61-13’ün geniş alana yayılmış sabit hedefleri ve yeraltında korunaklı şekilde konumlanan komuta merkezlerini etkisiz hale getirebilecek kabiliyette olduğunu belirtiyor. Bu özellik, klasik taktik nükleer silahların ötesinde bir esneklik ve tehdit kapasitesi sunuyor.

B61-13’ün üretimi, Enerji Bakanlığı’na bağlı Ulusal Nükleer Güvenlik İdaresi tarafından yürütüldü ve orijinal takvime göre yaklaşık bir yıl önceden tamamlandı. Bu hız, ABD‘nin nükleer kapasitesini modernize etme konusundaki kararlılığını ortaya koyuyor. Ayrıca, gelişmiş hedefleme sistemleri sayesinde bu bombanın daha hassas ve kontrollü bir şekilde kullanılabileceği öngörülüyor.

Her ne kadar test edilmemiş olsa da, B61-13’ün hizmete alınması küresel nükleer dengeyi etkileyebilecek bir adım olarak değerlendiriliyor. Uzmanlar, bu tür gelişmelerin caydırıcılık politikasını yeniden şekillendirebileceği gibi, uluslararası diplomatik ilişkilerde de yeni tansiyonlara yol açabileceğini belirtiyor.

Başa dön tuşu