Yeni Keşif Güneş Sistemi Oluşum Tarihini Yeniden Yazıyor

Minik bir göktaşının kimyasal analizi, Güneş Sistemi içerisindeki kayalık gezegenlerin oluşum zaman çizelgesini değiştirebilir.

Bilim dünyası, 50 gram ağırlığındaki minik bir göktaşının Güneş Sistemi içerisindeki oluşum zaman çizelgesini kökten değiştirecek verilere sahip olduğunu ortaya koyan çarpıcı bir araştırmayla çalkalanıyor. Kuzeybatı Afrika 12264 (NWA 12264) adı verilen bu meteorit, kayalık gezegenlerin ne zaman ve nasıl bir araya geldiğine dair yerleşik teorilere meydan okuyor.

Geleneksel olarak, Dünya ve Mars gibi iç gezegenlerin, daha uzaktaki kardeşlerinden daha erken oluştuğu düşünülüyordu. Ancak Communications Earth & Environment dergisinde yayımlanan ve The Open University’den Dr. Ben Rider-Stokes liderliğindeki yeni bir çalışma, asteroit kuşağının ötesinden gelen bu göktaşı üzerinde yapılan kimyasal analizlerin şaşırtıcı sonuçlar verdiğini gösteriyor.

NWA 12264’ün krom ve oksijen izotop oranları, kökeninin dış Güneş Sistemi olduğunu kesin olarak ortaya koydu. En dikkat çekici bulgu ise, kurşun izotop tarihlemesinin, göktaşının yaşını yaklaşık 4,564 milyar yıl olarak belirlemesi. Bu, erken gezegen kabuklarını temsil eden iç Güneş Sistemi’nden alınan bazalt örnekleriyle neredeyse aynı yaşta olduğu anlamına geliyor.

Bu bulgular, Jüpiter’in ötesindeki kayalık gezegenlerin su bakımından zengin yapıları nedeniyle iç gezegenlerden milyonlarca yıl sonra oluştuğu varsayımına doğrudan bir darbe niteliğinde. Göktaşı, dış Güneş Sistemi’nde doğmuş olmasına rağmen iç Güneş Sistemi gezegenleriyle benzer yaşta olmasıyla, kayalık gezegen oluşumunun çok daha senkronize bir süreç olduğunu düşündürüyor.

Bilim insanları, bu keşfin ötegezegen sistemlerine ilişkin gözlemlerle de tutarlı olduğunu belirtiyor. Diğer yıldızların etrafındaki toz ve gaz disklerine ilişkin geçmiş gözlemler, gezegenciklerin hızla ve büyük yörüngesel ayrılıklar boyunca oluştuğuna dair kanıtlar sunuyor. Bu durum, erken dönem Güneş Sistemi evriminin, düşünüldüğünden çok daha evrensel bir süreç olabileceği iddiasını güçlendiriyor.

Bu keşif, sadece Dünya tarihinin yeniden yazılmasına değil, aynı zamanda gökbilimcilerin galakside gezegenlerin nasıl oluştuğuna dair düşüncelerini şekillendirmeye de yardımcı olabilir. Evrende Dünya benzeri gezegenlerin nerede ve nasıl şekillenebileceğine dair yeni ipuçları sağlayarak, ötegezegen avcılığı ve yaşamın evrendeki yayılımı konusundaki araştırmalara yeni bir boyut kazandırıyor.

Exit mobile version