ABD vizesine başvuru süreci her zaman zorlu bir aşama olarak biliniyor. Ancak son dönemde getirilen yeni şartlar, bu süreci farklı bir boyuta taşıdı. Özellikle sosyal medya hesaplarının resmi başvuru formuna dahil edilmesi, birçok başvuru sahibinin dikkatini çekti. Bu durum, dijital geçmişin artık seyahat belgeleri kadar önemli hale geldiğini ortaya koyuyor.
Yeni uygulama kapsamında, başvuru sahiplerinden son beş yıl içinde kullandıkları tüm sosyal medya hesaplarını bildirmeleri isteniyor. Bu şart yalnızca güncel hesapları değil, unutulmuş ya da kullanılmayan hesapları da kapsıyor. Böylece sosyal medya, başvuru sürecinde kimlik doğrulamanın merkezine yerleştiriliyor.
ABD Vizelerinde Sosyal Medya Şartı
DS-160 formu üzerinden yapılan başvurularda artık sosyal medya bilgileri zorunlu hale geldi. Adayların kullanıcı adlarını paylaşması, gerektiğinde gizlilik ayarlarını gevşetmesi talep ediliyor. Böylece yetkililer, başvuran kişilerin çevrim içi geçmişini inceleyebiliyor. Bu adımın gerekçesi ulusal güvenlik olarak açıklansa da, sürecin kişisel mahremiyet üzerindeki etkileri tartışma konusu oldu.
Uygulamanın en yoğun şekilde hissedileceği ülkeler arasında Nijerya bulunuyor. Bu ülkenin vatandaşları halihazırda üç aylık, tek girişli vizelerle sınırlandırılmış durumda. Sosyal medya incelemesi şartı, bu kısıtlamaları daha da zorlaştırabilir. Benzer şekilde, Kamerun, Etiyopya, Gana ve Malavi gibi ülkelerin vatandaşları da daha kısa süreli vizeler ve yüksek maliyetli teminatlarla karşı karşıya kalıyor.
Nijerya, ABD’ye uluslararası öğrenci gönderen ülkeler arasında üst sıralarda yer alıyor. 2024 verilerine göre ülkeden ABD’ye giden öğrenci sayısında %13,5’lik bir artış kaydedildi. Ancak yeni sosyal medya şartı, bu öğrencilerin eğitim planlarını olumsuz etkileyebilecek yeni engellerin ortaya çıkmasına neden olabilir.
Uygulamanın genişlemesiyle birlikte, başvuru sahiplerinin geçmişteki paylaşımları, beğenileri ve çevrim içi etkileşimleri resmi bir inceleme konusu haline geliyor. Böylece ABD vize süreci yalnızca belgelerle değil, dijital izlerle de şekilleniyor. Bu gelişmenin uluslararası seyahat ve eğitim planları üzerindeki etkileri önümüzdeki dönemde daha net görülecek.